Bayan hocaların muayyen günlerinde camide Kur’ân eğitimi vermeleri câiz mi?
Dört mezhep fukahasının da içinde bulunduğu cumhur âlimlere göre erkek ve kadınların cünüp ve hayız halinde mescide girmesi haramdır. Onlar bu konuda şu ve benzeri hadisleri delil getirmektedirler.
- Ümmü Atıyye (r.a) şöyle rivayet etti: “Hz. Peygamber (s.a)’den şöyle işittim. Henüz kocaya gitmemişler(avâtık), perde arkasında yaşayanlar (zevat-ı hudur) ve hayızlı kadınlar hayırda ve mü’minlerin duasında hazır bulunsunlar. Yalnız hayızlı olanlar, namaz kılınan yerlerden uzak dursunlar.”[1]
[1] Buhârî, “Hayız”, 23; سمعت يقول يخرج العواتق وذوات الخدور أوالعواتق ذوات الخدور والحيض وليشهدن الخير ودعوة المؤمنين ويعتزل الحيض المصلى
- Ümmü Seleme (r.a) şöyle rivayet etti: “Hz.Peygamber (a.s) bu mescidin avlusuna girerek, yükse sesle: Şurası muhakkak ki, mescid, ne cünüb ne de hayızlıya helâl değildir, buyurdular.”
Hz. Peygamber (a.s) zamanında kadınlar Kur’ân eğitimini evlerde görmekteydiler. Günümüz Türkiye’sinde ise Diyanet İşlerinin başlatmış olduğu yaygın Kur’ân eğitimi çerçevesinde camilerde, kadın hocalar nezaretinde küçük çocuklara dini eğitim verilmektedir. Diyanetin cumhur ulemaya muhalif bazı şaz görüşlere istinaden kadın hocaların muayyen günlerinde camilerde Kur’ân eğitimine fetva vermesi bazı sakıncaları da beraberinde getirmektedir.Öncelikle Diyanetin bu cevazı kadın hocaların camiyi temiz saklamaları şartına bağlaması, yasağın bu illete bağlı olduğu izlenimini vermektedir. Hâlbuki bu yasak kaynaklarda teabbudi bir ibadet olarak görünmektedir. Diyanetin bu fetva yerine cami müştemilatını buna göre düzenlemesi en doğru olandır. Diğer bir alternatif de kadınların özel durumları tabii bir olay olduğundan Diyanetin yedek hocaları devreye koyarak ders verdirmesi daha isabetli olur. Yahut da müsait olmayan hocaların derslerini muayyen günlerde camilerin diğer dersliklerinde yapmaları gerekir. Ayrıca bu eğitimlerde bayan hocaların, cami imam ve müezzinleriyle çok samimi bir ortama girmeleri hatta harama girecek boyutta teşriki mesaide bulunmaları dini eğitimin ruhuna tamamen aykırıdır. Dolayısıyla bu eğitimin tamamen bayan yöneticilerin nezaretinde yapılması ve erkeklerin devreden çıkarılması gerekmektedir. Kısacası Diyanetin cumhur âlimlerin haram ve yasak olarak gördüğü uygulamaları delmek yerine, şartları meşru hale getirmenin yollarını araması gerekir. Tüm fetvalarda bu, temel prensiplere riayet edilmelidir. Aksi halde Müslümanlar farkına varılmadan zamanla haramları rahatlıkla yapar hale getirilmiş olacaktır. Nitekim yeni nesil Müslümanların geldiği nokta bu gerçeği ortaya koymaktadır.