Oruçlunun iğne vurulması câiz mi?

Oruçlunun iğne vurulması câiz mi?

Hanefî Mezhebi âlimleri ağız, kulak, burun, makat gibi tabii menfezlerden vücuda alınan şeylerin orucu bozacağı hususunda ittifak ederken karın bölgesine ulaşan yaralar üzerine dökülen sıvı ilaçlar hususunda ihtilaf etmişlerdir.

İmam Azam, karna ulaşan yaralar üzerine tedavi maksatlı dökülen sıvının orucu bozacağını ve kazayı gerektireceğini söylerken İmam Ebû Yusûf ve Muhammed bozmayacağını savunmaktadır.[1] Hanefîler vücuda dışardan alınan maddenin orucu bozacağına dair İbn Abbas’ın rivayet ettiği: إنما الوضوء مما خرج وليس مما دخل ، وإنما الفطر مما دخل وليس مما خرج “Abdest, çıkan şeyden dolayı alınır. Vücuda alınan şeyden dolayı değil. Oruç bozmak da giren şeyden dolayı olur, çıkan şeyden dolayı değil.”[2] mealindeki benzer hadislerle amel etmektedirler. Buhârî ise mezkûr hadisi küçük lafız değişiklikleriyle İbn Abbas ve İkrime’den nakletmektedir.[3]

[1] Şeybânî, el-Asl, 2, 244; وإذا كانت بالرجل جراحة جائفة فداواها بزيت أو بسمن فخلص ذلك إلى جوفه فعليه القضاء ولا كفارة عليه

[2] Beyhakî, es-Sünen es-Suğrâ, 1361; Merğînânî, el-Hidâye, Kahire: Dâru’s-selâm 2006, , 2/316-317.

[3] Buhârî, “Savm”, 32; وقال ابن عباس وعكرمة الصوم مما دخل وليس مما خرج

Hadiste zikredilen “مما دخل” ifadesi mutlak olarak “vücuda giren her şey” manasını ifade ettiğinden dolayı Ebû Hanîfe gerek tabii yollarla gerekse yaralar üzerine konan ilaçlar sebebiyle orucun bozulacağını söyler. Yine bu ifadeden hareketle Hanefî fakihleri taş, çekirdek(nüve) ve demir gibi vücuda fayda vermeyen şeylerin yutulması halinde de orucun bozulacağını ve kaza edilmesi gerektiğini söylemektedirler.[1] Nitekim İmam Muhammed el-Asl adlı eserinde, Ebû Hanîfe’ye oruçlu kişinin taş, toprak, çakıl taşı yemesi hakkındaki düşüncesini sorduğunda Ebû Hanîfe: “Kişi unutarak yerse orucu tamdır. Orucunu bozmaz, bir şey de gerekmez. Şayet bilerek yer ise sadece kaza etmesi gerekir. Çünkü yediği yemek (cinsinden bir şey) değildir.”[2] şeklinde cevap vermektedir. Bu hususta bazı sahabenin hassas olduğu görülmektedir. Mesela kaynaklarda Abdullah İbn Ömer’in vücuda herhangi bir şey girmediği halde, oruçluyken hacamat yaptırmayı dahi terk ettiği rivayet edilmektedir.[3]

[1] Merğînânî, el-Hidâye, 2: 312.

[2] Şeybânî, el-Asl, 2: 245. قلت أرأيت الصائم يأكل الطين أو الجص أو دخل جوفه حصاة قال ليس عليه شيء وصومه تام ولا يفطره ذلك إذا كان ناسيا وإن كان ذاكرا فعليه القضاء ولا كفارة عليه لأنه ليس بطعام

[3] ???

Günümüzde de şırınga ile vücuda zerk edilen ilaçlar fıkıhçılar arasında tartışma konusudur. Diyanete bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu konuyla ilgili olarak “besin değeri taşımayan aşılar orucu bozmaz” şeklinde fetva vererek ağrı kesici morfin türü iğnelerin orucu bozmayacağını söylemektedir. Hâlbuki iğneleri vitamin içeren ve içermeyen şeklinde bir ayrıma tabi tutmak ve vitamin içerikli olanların orucu bozacağını söylemek İslâmî bir temele dayanmamaktadır. Kaldı ki içinde vücuda yaramayan mineral yoksa aşı ya da morfin neden hastaya yapılmaktadır? Ayrıca bilindiği gibi uyuşturma maksadıyla kullanılan morfinlerin içeriğinde kokain, doğal ağrı kesicilerde afyon, grip aşısında alüminyum ve cıva maddeleri yer almaktadır. Dolayısıyla uyuşturmak için kokaini, ağrı kesici için afyonu, grip için alüminyum ve cıvayı iğne ile almak câiz ise o zaman ağız yoluyla da bu maddeleri almanın orucu bozmaması gerekir. Ayrıca şırınga yoluyla damardan vücuda giren bu maddeler, hiçbir vitamin içermese dahi sıvı olması hasebiyle orucu zaten bozmuş olacaktır. Prensip olarak kasten taş, toprak vs. yutmak nasıl orucu bozuyorsa vitamin olmasa dahi sıvı olması hasebiyle bu iğnelerin evleviyetle orucu bozması gerekir.

Bazıları, şırınga ile vücuda verilen ilaçları “İmameyn’in karın bölgesine ulaşan yara üzerine konan sıvı ilaçların orucu bozmayacağı” görüşüne kıyas yapmaktadır ki bu hatalıdır. Zira yara üzerindeki sıvı ilaç bazen yara üzerinde dağılarak kuruyabilir. Fakat şırınga ile zerk edilen ilaç karın da dâhil vücudun her yerine gitmektedir. Dolayısıyla burada en isabetli olan imam Ebû Hanîfe’nin görüşüdür. Bu gibi hastalar iğnelerini, oruç tutan doktorun tavsiyesi doğrultusunda kullanmalıdır. Doktor iğnelerin gündüz vurulmasının zaruri olduğunu söylüyorsa hasta iğnelerini yaptırmalı, fakat daha sonra bozulan orucunu kaza etmelidir. Eğer ileride tutamayacak olursa fidyesini vermelidir. Namaz ve oruç gibi dini konularda herhangi bir kaygısı olmayan fasık bir doktorun sözüne itibar etmek câiz olmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir