Erkek ve kadınların aynı işyerinde çalışması caiz mi?

Erkek ve kadınların aynı işyerinde çalışması caiz mi?

İslam hukukuna göre bir erkeğin aynı anda dört kadınla evlenmesi câizdir.[1] Tabi ki bu bir emir olmayıp ruhsattır. İhtiyaç hasıl olduğunda evlenilebilir demektir. Bununla birlikte ikinci evlilik, basit hevesler sebebiyle ortaya konulan bir irade beyanı olmamalıdır. Zira ikinci evlilik birinci evliliğin gerektirdiği karı-koca ve aile hukukuna dair tüm sorumlulukları aynen gerektirir. Yani birinci evlilikte uygulanan süreç burada da uygulanmalı, kız ailesinden istenmeli, nikah ilan edilmeli, kadının kalacağı yer ve nafakası temin edilmeli, hasılı birinci eş için sağlanan maddi, manevi tüm imkanlar sağlanmalıdır. Böyle olunca çoğu kimsenin ayakları yere basacak ve ikinci evlilik yerine gözlerini harama bakmaktan alı koymanın yolları aranacaktır. Zira kişinin ikinci evliliği sadece yatak odası olarak hayal etmesi, (teşbihte hata olmaz) eşeğin kendisini darı ambarında hayal etmesi gibidir. Halbuki bol darı yiyen eşeğe bol yük yüklenir, yani sorumluluğu ve mesuliyeti o nispette artar. Fakat eşek sadece midesine odaklandığından gerisini düşünmez. Nitekim Mecelle’de yer alan “Külfet, nimet mukabilindedir[2] şeklindeki külli kaide her nimetin bir külfeti/sorumluluğu olduğunu ifade eder.

Soruda da bahsedildiği üzere erkek ve kadınların aynı mekânı paylaşmaları tabii olarak kişinin mahremi olmayan karşı cinse bakmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla bizi harama düşürecek sebepleri izale etmemiz gerekmektedir. Bu nedenle soruyu soran kardeşimizin öncelikle yabancı kadın ve erkeklerin aynı mekânda birlikte çalışıp çalışmayacağı konusunu sorması ve sorgulaması gerekirdi. Evvela birbirine yabancı kadın ve erkeklerin aynı zaman diliminde aynı mekânda çalışmalarının câiz olmadığı gerçeğini kabullenmemiz gerekmektedir. Eşinin yanında bulunduğu süreden fazla yabancı bir kadın veya erkekle aynı ortamı paylaşan kişiden nasıl farklı bir tavır beklenebilir acaba?

İslam’da kadın ve erkeklerin zaruret durumu müstesna kısa süreli de olsa bir arada bulunmaları (ihtilat) câiz görülmemektedir. Nitekim “Hz. Peygamber (s.a) bir gün mescitten çıkarken, erkek ve kadınların birbirine karıştığını görünce, kadınlara seslenerek: “çekilin! Yolun ortasında gitmeye hakkınız yoktur, yolun kenarlarında yürüyün” dedi. Bunun üzerine kadınlar duvara bitişik yürümeye başladılar öyle ki elbiseleri duvara takılıyordu.”[3]

Dolayısıyla erkek ve kadınların aynı iş ortamında bulunmaları çoğu zaman farklı ilişkilere zemin hazırlayacağından haramdır. Kadın ve erkeklerin hem cinsleriyle birlikte çalışmaları gerekir. Kadınların nafakaları eşlerine ait olduğundan ancak zaruret halinde çalışabilirler. Zira yapılan araştırmalar, çalışan kadınların çoğu kez eşlerini ve ev işlerini ötelediklerini, çocuk yapmadıklarını yapsalar dahi yeterli ilgi ve alakayı göstermeyip ihmal ettiklerinden aile içi ilişkilerinin sağlıklı olmadığını sadece fiziki bir birliktelik yaşadıklarını ortaya koymaktadır. Ayrıca boşanma davalarının %85’nin çalışan kadınlar tarafından açıldığı gerçeği, bu söylediklerimizi teyit etmektedir.

Kişiyi işyerinde bu gibi kaçamak ilişkilere sevk eden sâiklerden bir diğeri de harama bakmak, müstehcen film ve programları seyretmektir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) “Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemektir…”[4] buyurarak sarahaten mahrem olmayan karşı cinse bakmanın göz zinası olduğunu, işareten de fuhşiyatı işleyenle seyreden ve dinleyenin cürümde ortak olduklarını ifade etmektedir.

İzah ettiğimiz noktalara dikkat edildiği takdirde soruyu soran kardeşimizin ileri sürdüğü “efendim sekiz saat işyerinde gözümüzü alamıyoruz, harama düşme riski vs. olduğundan ikinci evliliğin vacip olduğu söyleyenler bulunmaktadır. Ayrıca birinci hanımın hayız günlerinde erkeğin zinaya düşme riski bulunmaktadır bu sebeple ikinci evlilik yapabilir” şeklindeki mazeretlerin sudan bahaneler olduğu anlaşılacaktır. Sekiz saat eşinden uzak kalan kişiye sormak lazım ikinci evliliği yapınca yeni evini iş yerinin bir odasına mı taşıyacaktır? Kişi ikinci değil dördüncüsünü de alsa gözünü haramdan alıkoymadıkça nefs-i emmâresini doyuramaz. O gözü ancak toprak doyuracaktır. Yine eşinin hayız günlerini bahane etmesi de geçersiz bir gerekçedir. Zira kişinin nefsini sakinleştirmesi için cima etmesi şart değildir.

Velhasıl bu tür manevi hastalıklara maruz kalmamak için karma ortamda çalışmamalı ve gözlerimize sahip çıkmalıyız. Yegâne ilaç budur, başka tedavi aramaya hacet yoktur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) “Benden sonra erkekler için kadınlardan daha zararlı hiçbir fitne bırakmadım.”[5] buyurmaktadır.

Devlet ricalinin de bir an önce kadınları çalışmaya teşvik edici politika ve söylemlerinden vazgeçerek fitneyi bertaraf etmelidir. Böylelikle yuvaları dağılmaktan, çocukları babasız büyümekten korumalıdır.

[1] Nisa, 3; مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَٓاءِ مَثْنٰى وَثُلٰثَ وَرُبَاعَۚ فَاِنْ خِفْتُمْ اَلَّا تَعْدِلُوا فَوَاحِدَةً

[2] Mecelle, 88.

[3] Ebû Davud, Edeb, 179; قَالَ: سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ وَهُوَ خَارِجٌ مِنْ الْمَسْجِدِ فَاخْتَلَطَ الرِّجَالُ مَعَ ‌النِّسَاءِ فِي الطَّرِيقِ ، فَقَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم لِلنِّسَاءِ: ” اسْتَأخِرْنَ ، فَإِنَّهُ لَيْسَ لَكُنَّ أَنْ تَحْقُقْنَ الطَّرِيقَ

[4] Buhârî, İsti’zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21.

[5] Buhârî, Müslim: مَا تَرَكْتُ بَعْدِي فِتْنَةً أَضَرَّ عَلَى الرِّجَالِ مِنَ النِّسَاء

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir