Hz. Peygamber (s.a) Ramazan’dan sonra gelen Şevvâl ayında altı gün oruç tutmuş ve “Ramazan’ı oruçla geçirip buna Şevvâl’den altı gün ilâve eden kimse bütün yılı oruçlu geçirmiş gibi olur.[1] hadisiyle tavsiyede bulunmuştur.

Zira her iyi amelin karşılığı en az 10 sevap olduğundan[2] Ramazan ve Şevvâl oruçları da toplamda (36X10=360) bir senelik oruç sevabına denk gelmektedir.

Hadis kitaplarında müstehap oruçlar başlığında zikredilen “Şevvâl orucu” peş peşe veya ayrı ayrı günlerde tutulması caizdir. Fakat bazı Hanefî imamları, Ramazan orucundan sayılması endişesinden dolayı peş peşe tutulmasını mekruh saymışlardır. Bazı alimler ise haftada iki gün şeklinde tutulmasını müstehap görmüşlerdir.

Ramazan’da kaza borcu olanlar ise Şevvâl orucunu ayrı kazalarını da ayrı günlerde tutmalıdır. İkisini aynı anda tutmak mümkün değildir. Zira bir oruçta iki niyet toplanmaz. Dolayısıyla bu orucun sevabını almak isteyen kazalarını farklı günlerde tutmalıdır.

[1] Müslim, “Sıyâm”, 204; «‌مَنْ ‌صَامَ ‌رَمَضَانَ، ‌ثُمَّ ‌أَتْبَعَهُ ‌سِتًّا ‌مِنْ ‌شَوَّالٍ ‌كَانَ ‌كَصِيَامِ ‌الدَّهْرِ»

[2] Enam, 160; (مَنْ جَٓاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ عَشْرُ اَمْثَالِهَاۚ) “Kim bir hayırlı ve güzel amelle gelirse, ona, on misli sevap verilir.”