Öşür hakkında bir soru
Hocam kayınpederimin 1 ton fındığı var bundan öşür vermiyorlarmış bunun yerine bir miktar camiye bağış yapıyorlarmış öşür vermeleri gerekiyor mu gerekiyorsa miktarı ne olmalı ve nereye vermeliler.
bu soruya benzer bir soru sorulduğundan o cevabı atıyorum.
Hanefî mezhebinde ziraat mahsullerinin zekâtı hususunda farklı görüşler söz konusudur. Ebû Hanîfe’ye göre, ticaret maksadı olmaksızın kendi başına yerden biten odun, kamış ve ot gibi şeyler dışındaki tüm mahsuller az veya çok olsun zekâta/öşüre tabidir. İmameyn ise bu mahsülün buğday, arpa, hurma ve üzüm gibi hiçbir külfet gerektirmeyen, kendi kendine bir sene bozulmadan durabilen cinsten bir mamul olmasını şart koşmaktadır. Dolayısıyla onlara göre çabuk bozulan yeşilliklerden dolayı öşür gerekmez. Ayrıca onlar, öşre tabi olan ürünün 5 vesk yani yaklaşık bir ton miktarına ulaşmış olmasını şart koşmuştur.[1] Üç imama göre şayet bu ürün, taşıma suyu, gübreleme gibi ek masraflarla elde ediliyorsa yirmide bir (1/20) zekât verilir.
Tüm bu görüşlere göre Karadeniz bölgesinde yetişen ve Mart-Kasım aylarında hasat edilebilen çay bitkisi, her ne kadar bir ot türü de olsa ticaret maksadıyla üretildiği için Ebû Hanîfe’ye göre öşre tabidir. Az veya çok da olsa her hasat yapıldığında onda bir (1/10) oranında zekâtı verilmelidir. Zira ilgili âyette “Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin, fakat israf etmeyin”[2] buyurulmaktadır. İmameyn’e göre ise çay bir sene içinde bozulan bir ürün olduğundan öşre tabi olmasa da (ticaret malı olmasından dolayı) elde edilen gelirin nisap miktarına ulaşması durumunda kırkta bir zekâtının verilmesi gerekmektedir. Çay üretimi yılda birkaç kez elde edilen bir servet kaynağı olması ve fakirlerin hakkının koruması esasına binaen Ebû Hanîfe’nin görüşünün tercih edilmesi en doğru olandır.
fındık ise bir yıl saklanabilen cinsten olduğundan üç imama göre de öşrü verilmesi gereken bir farzdır.
[1] Meydânî, el-Lübâb, Dârü’l-İrşâd, 1: 240 vd.
[2] En’am, 141: اِذَٓا اَثْمَرَ وَاٰتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِه۪ۘ وَلَا تُسْرِفُواۜ