Kadınların kendi aralarında cemaatle namaz kılmaları câiz mi?
Hanefî mezhebine göre kadınların kendi aralarında bir kadını imam tayin ederek cemaatle -gerek farz gerekse nafile- namaz kılmaları tahrîmen mekruhtur.[1] Bu hükmün gerekçesi olarak, kadınların bir araya gelmelerinin fitneye yol açma ihtimali ve bu uygulamanın ilk dönemde caiz olmakla birlikte sonradan mensuh kılındığı belirtilmiştir.[2] Ancak bu şekilde kılınan bir namaz, kerahete rağmen sahih kabul edilir.
İmam Mâlik de bu konuda benzer şekilde, kadınların cemaatle namaz kılmalarını mekruh görmüştür. [3]
Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre kadınların kendi aralarında cemaat yapmaları câizdir. Onlar bu hususta Hz. Peygamber’in (s.a) Ümmü Varaka’ya kendi ev halkına namaz kıldırmasına izin verdiğine dair rivayet[4] ile Râbıta adlı kadının rivayet ettiği “Biz bir grup kadın, Hz. Aişe’nin yanındaydık. Farz bir namazda ortamızda durdu ve bize imamlık yapıp, namaz kıldırdı.”[5] şeklindeki uygulamayı delil gösterirler. Aynı şekilde Huceyre binti Huseyn’in rivayet ettiği “Ümmü Seleme, bize ikindi namazını kıldırdı ve aramızda durdu.”[6]
Abdurrazzak, el-Musannef, “Kadının kadınlara imamlığı” adlı babda sekiz rivayete verirken bazılarında Hz. Aişe’nin kadınlara hem farz hem de nafile namazda imamlık yaptığına dair uygulamasını nakletmektedir. Bir kısım rivayetlerde ise İbrahim en-Nahaî ve Şa’bî’nin kadınların Ramazan’da cemaatle kılmalarında herhangi bir beis olmayacağına dair rivayetlere yer vermektedir.
Şâfiî ve Hanbelî mezheplerinde bu uygulamanın câiz görüldüğü; ayrıca İbrâhîm en-Nehaî’den, kadınların Ramazan’da teravih namazını kendi aralarında cemaatle kıldıklarına dair rivayetlerin nakledildiği bilinmektedir. Bu fetva ve rivayetler dikkate alındığında, kız öğrencilerin yurtlarında Ramazan ayında teravih namazlarını cemaatle eda etmeleri, İslâm’ın tebliği ve dinî şuurun canlı tutulması açısından güzel bir vesile olarak değerlendirilebilir.
[1] İbn Nüceym, Bahru’raik, 1431, 1/372; İbn Abidin, Reddü’l-Muhtâr, 1/565.”وَتُكْرَهُ لِلْمَرْأَةِ الْإِمَامَةُ بِالنِّسَاءِ كَرَاهَةَ تَحْرِيمٍ”
[2] Serahsî, el-Mebsût, 1/133; وجماعتهن منسوخة لما في اجتماعهن من الفتنة
[3] İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müçtehid, 1, 207, (Kahire: Darul-hadis, 2004), 1/ 155.
[4] Ebû Dâvûd, “Salât”, 62; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/405 [27324]; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, 1/597 [1909]
[5] Abdurrezzâk es-San‘ânî, el-Musannef, 3/141; كُنَّا جَمَاعَةً مِنَ النِّسَاءِ، أَمَّتْنَا عَائِشَةُ أمتهن وقامت بينهن في صلاة مكتوبة
[6] Abdurrazzak, el-Musannef, 3, 410 (5225).