İlgili Kategori
Kategori: Fetvalar

Mahkeme kararıyla boşanmak dini boşanma (talak) sayılır mı?

Mahkeme kararıyla boşanmak dini boşanma (talak) sayılır mı?

Kocanın boşanmak için mahkemeye başvurması hâkime bir tür yetki (vekâlet) verme hükmündedir. Zira kocanın mahkemeye yazılı olarak başvurması sözlü ifade yerindedir. Hatta yazılı ve imzalı yetki vermesi ispat noktasında sözlü tasarrufundan daha kuvvetlidir. Mahkemenin karı kocayı ayırması bâin talakla boşama sayılacağından eşlerin tekrar bir araya gelmeye karar vermeleri durumunda yeniden nikâh kıymaları ve mehir tayin etmeleri gerekir. Bu durumda kocanın geriye iki talak hakkı kalmış olur. Şayet erkek karısını üç talakla boşamışsa mahkemenin bu kararının bir hükmü kalmaz. Dolayısıyla kadın,…

Devamını Oku Devamını Oku

Abdestsiz namaz kılmak insanı dinden çıkarır mı?

Abdestsiz namaz kılmak insanı dinden çıkarır mı?

Kur’ân-ı Kerîm’de namaz kılınacağı zaman abdest almanın farz olduğu (Mâide, 6) ifade edilmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber’in hiçbir zaman abdestsiz namaz kılmadığı kaynaklarda mevcuttur. Dolayısıyla Hz. Peygamber’in bu uygulaması bizim için bir ölçüdür. Diğer bir hadiste Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmaktadır: “Her kim işimiz (dînimiz) üzere olmayan bir iş işlerse, o işlediği şey red olunmuştur (bâtıldır ve ona itibar edilmez.)”[1] Bu ve benzeri hadislere binaen Hanefîlerin de[2] aralarında bulunduğu cumhur fukaha, herhangi bir özrü olmadan bilerek abdestsiz namaz kılan kişinin, büyük…

Devamını Oku Devamını Oku

Alafranga tuvaletleri kullanmak dinen sakıncalı mı?

Alafranga tuvaletleri kullanmak dinen sakıncalı mı?

Alafranga, kelimesi Avrupa kültürüne ait, Frenklerin töre, âdet ve hayatına uygun, Frenklerle ilgili, Batılıca olan, bizdeki alaturka kelimesinin karşıtı olarak kullanılan bir kelimedir. Alafranga tuvalet ise doksan derecelik bir açıyla oturularak def-i hacet yapılan bir tuvalet modelidir. İlk olarak 1800’lü yıllarda kral ve kraliçeler tarafından kullanılan alafranga tuvalet 1900’lerden itibaren Müslüman toplumlarda oturma güçlüğü çeken yaşlı ve hastalar tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra yeni nesil tamamen bu tuvaleti kullanır hale gelmiştir. Öyle ki şehir hayatı yaşayanlar alaturka tuvaleti neredeyse tanımayacak…

Devamını Oku Devamını Oku

Oruca niyet eden hamilenin orucunu bozması kefâret gerektirir mi?

Oruca niyet eden hamilenin orucunu bozması kefâret gerektirir mi?

Şöyle ki Hamile bir kadın (5 aylık) oruca niyet etse ve gün içinde henüz rahatsızlanmadığı halde o gün işlerinin yoğun olacağını ve bitkin düşeceğini düşünerek orucunu bozsa kefâret gerekir mi? Fıkıh kitaplarında gerek kendi gerekse karnındaki çocuğun sıhhati hususunda endişeye kapılan hamile kadının oruç tutmasının zorunlu olmadığı belirtilmektedir.[1] Hamile kadın her ne kadar “ben acıkmıyorum, susamıyorum” dese de bebeğinin durumunu kestiremez. Bebek acıkır ama bunu ne konuşarak ne de ağlayarak ifade edebilir. Bunu ancak doktorlar ifade edebilir. Nitekim Kur’ân’da “bilmediğiniz…

Devamını Oku Devamını Oku

Oruçlunun iğne vurulması câiz mi?

Oruçlunun iğne vurulması câiz mi?

Hanefî Mezhebi âlimleri ağız, kulak, burun, makat gibi tabii menfezlerden vücuda alınan şeylerin orucu bozacağı hususunda ittifak ederken karın bölgesine ulaşan yaralar üzerine dökülen sıvı ilaçlar hususunda ihtilaf etmişlerdir. İmam Azam, karna ulaşan yaralar üzerine tedavi maksatlı dökülen sıvının orucu bozacağını ve kazayı gerektireceğini söylerken İmam Ebû Yusûf ve Muhammed bozmayacağını savunmaktadır.[1] Hanefîler vücuda dışardan alınan maddenin orucu bozacağına dair İbn Abbas’ın rivayet ettiği: إنما الوضوء مما خرج وليس مما دخل ، وإنما الفطر مما دخل وليس مما خرج “Abdest,…

Devamını Oku Devamını Oku

Korana’dan ölen ve defnedilen birini sonradan aile mezarlığına nakletmek câiz olur mu? Bu vefat eden kişiye herhangi bir rahatsızlık verir mi?

Korana’dan ölen ve defnedilen birini sonradan aile mezarlığına nakletmek câiz olur mu? Bu vefat eden kişiye herhangi bir rahatsızlık verir mi?

Ölünün defnedildiği kabrinden başka bir yere nakledilmesi hususunda fukaha ihtilaf etmiştir. Hanefî ve Şâfiî mezhebine göre cenazenin zaruret olmaksızın nakledilmesi ölüye bir saygısızlık olacağından ve rahatsızlık vereceğinden dolayı câiz değildir. Fakat cenazenin gasp edilen veya şüf‘a hakkı bulunan araziye defnedilmesi halinde cenazenin nakledilebileceğini söylemişlerdir.[1] [1] Zeylaî, Tebyînü’l-hakâik, 3: 214;  إلَّا أَنْ تَكُونَ الْأَرْضُ مَغْصُوبَةً أَوْ يَأْخُذُهَا شَفِيعٌ

Kadınlar muayyen günlerinde kabir ziyareti yapabilir mi?

Kadınlar muayyen günlerinde kabir ziyareti yapabilir mi?

Hz. Peygamber kabir ziyareti ile ilgili olarak “Ben sizi kabir ziyaretinden önceden nehyetmiştim. Şimdi ziyaret edin, o size ahireti hatırlatır.”[1] buyurmaktadır. Bu hadiste putperestlikten yeni kurtulmuş bir toplumdan kabir ziyaretlerinin nehyedilmesi söz konusudur. Zira cahiliye döneminde insanlar kabirlere giderek kabir ehlinden yardım istiyorlardı. Hz. Peygamber bu ve benzeri şirk sayılabilecek adetlerin terkedilmesi adına kabir ziyaretlerini bir süreliğine yasaklanmıştır. Daha sonra iman esasları iyice yerleşip kök salınca Efendimiz kabir ziyaretini serbest bırakmıştır. Kabir ziyareti genel manada kadın-erkek her kesim için serbest…

Devamını Oku Devamını Oku