Oruca niyet eden hamilenin orucunu bozması kefâret gerektirir mi?
Şöyle ki Hamile bir kadın (5 aylık) oruca niyet etse ve gün içinde henüz rahatsızlanmadığı halde o gün işlerinin yoğun olacağını ve bitkin düşeceğini düşünerek orucunu bozsa kefâret gerekir mi?
Fıkıh kitaplarında gerek kendi gerekse karnındaki çocuğun sıhhati hususunda endişeye kapılan hamile kadının oruç tutmasının zorunlu olmadığı belirtilmektedir.[1] Hamile kadın her ne kadar “ben acıkmıyorum, susamıyorum” dese de bebeğinin durumunu kestiremez. Bebek acıkır ama bunu ne konuşarak ne de ağlayarak ifade edebilir. Bunu ancak doktorlar ifade edebilir. Nitekim Kur’ân’da “bilmediğiniz şeyleri ehline sorun” buyurulmaktadır. Dolayısıyla bu durum hamile kadına değil işin ehli olan uzman ve dindar doktora sorulmalıdır. Doktorların neredeyse tamamı, açlığın anne karnındaki çocuğun sıhhatli büyümesini tehlikeye attığını söylemektedir. Özellikle 4. ayından sonra artık müstakil bir varlık sayılan çocuğun aç bırakılması doğru olmaz. Bu bir manada 12 yaşına kadar oruç tutma farziyeti olmayan çocuğa ana karnında oruç talimi yaptırmaya benzemektedir. Her ne kadar anneden beslendiği gerekçe gösterilse de bu kısıtlılık çocuğa yansıyacaktır. Hamile ve emzikli annelerin hasta hükmünde olduklarından oruçlarını ileriki bir tarihte tutmaları gerekir. Soruda zikri geçen hamile bayan geceden niyetlense dahi gündüz orucunu her ne sûretle olsun bozmuş olsa da sadece kaza orucu tutacaktır. Kefâret gerekmez. Bunların durumu sefere çıkacak kişinin geceden niyetlenmesi ve sefer sırasında orucunu bozmasına benzemektedir.
[1] Tahavi, İhtilâfu’l-ulemâ, 2: 17.